NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
87 - (1865) وحدثنا
أبو بكر بن
خلاد الباهلي.
حدثنا الوليد
بن مسلم.
حدثنا
عبدالرحمن بن
عمرو
الأوزاعي.
حدثني ابن
شهاب الزهري.
حدثني عطاء بن
يزيد الليثي؛
أنه حدثهم
قال: حدثني
أبو سعيد
الخدري؛
أن
أعرابيا سأل
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
عن الهجرة؟
فقال (ويحك! إن
شأن الهجرة لشديد.
فهل من إبل)
قال: نعم. قال
(فهل تؤتي
صدقتها؟) قال:
نعم. قال
(فاعمل من
وراء البحار.
فإن الله لن
يترك من عملك
شيئا).
[ش
(إن شأن
الهجرة
لشديد..) قال
العلماء:
المراد بالبحار،
هنا، القرى.
والعرب تسمي
القرى البحار،
والقرية
البحيرة. قال
العلماء:
المراد بالهجرة
التي سأل عنها
هذا الأعرابي
ملازمة المدينة
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم، وترك
أهله ووطنه.
فخاف عليه
النبي صلى
الله عليه وسلم
أن لا يقوى
لها ولا
يقوم
بحقوقها، وأن
ينكص على
عقبيه. فقال
له: إن شأن
الهجرة، التي
سألت عنها،
لشديد، ولكن
اعمل بالخير
في وطنك وحيثما
كنت، فهو
ينفعك ولا ينقصك
الله منه
شيئا. يقال:
وتره يتره
ترة، إذا نقصه].
{87}
Bize Ebû Bekir b. Hallâd
El-Bâhilî de rivayet etti. (Dediki): Bize Velîd b. Müslim rivayet etti. (Dediki):
Bize Abdurrahmân b. Amr El-Evzâî rivayet etti. (Dediki): Bana İbni Şihâb
E-Zührî rivayet etti. (Dediki): Bana Atâ' b. Yezîd El-Leysî rivayet etti, ki
kendilerine rivayette bulunmuş. (Demişki): Bana Ebû Saîd El-Hudrî rivayet etti
ki,
Bedevinin biri
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hicreti (in hükmünü) sormuş da :
«Vah sana! Hicretin hâli
pek şiddetlidir! Senin develerin var mı?» buyurmuş. Bedevi :
— Evet! Demiş.
«Onların zekâtını
veriyor musun?» diye sormuş. Bedevi (yine)
— Evet! Cevâbını vermiş.
«O hâlde köylerin
ötesinden iş gör! Şüphesiz Allah senin amelinden hiç bir şeyi eksiltecek
değildir!» buyurmuşlar.
(1865) - وحدثناه
عبدالله بن
عبدالرحمن
الدرامي. حدثنا
محمد بن يوسف
عن الأوزاعي،
بهذا
الإسناد، مثله.
غير أنه قال
(إن الله لن
يترك من عملك
شيئا) وزاد في
الحديث قال
(فهل تحلبها
يوم وردها؟)
قال: نعم.
{…}
Bize bu hadîsi Abdullah
b. Abdirrahmân Ed-Dârimî dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Yûsuf,
Evzâî'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. Şu kadar ki o:
«Şüphesiz Allah senin
amelinden hiç bir şeyi eksiltecek değildir.» dedi; ve hadîsde: «Suya geldikleri
gün onları sağıyor musun? Diye sordu. Bedevi:
— Evet! Dedi.» ibaresini
ziyâde eyledi.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî:
«Zekât, Hicret, Edeb» ve «Hibe» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Cihâd» da; Nesâî
Bey'at ve «Siyer» bahislerinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.
A'râbî ve Bedevi. Çölde
yaşayan demektir. Bedevi'nin Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sual
sorması El-Mühelleb'e göre Mekke'nin fethinden sonradır. Zira önce olsa ona
cevaben: «Fetihden sonra hicret yoktur!» buyururdu. Nitekim başkalarına böyle
cevap vermişti. Mamafih Bedevi'lerin sabırsız insanlar olduğunu, bu zâtın da
Medine'nin o gün için ağır sayılan havasına sabrı tahammül gösteremiyeceğini
bildiği için hicretine izin vermemiş olması da mümkündür. Kurtubi: İhtimal bu
cevap o Bedeviye mahsustur. Çünkü onun hâlini ve Medine'de kalmaya tehammül
edemiyeceğini anlamıştır.» diyor. Bâzıları Mekke'lilerden başkalarına bu
hicretin farz değil müstehab olduğunu söylemişlerdir.
Rcsûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Bedeviye hicret için bey'ata izin vermemiş; ona develeri olup
olmadığını; onların zekâtını verip vermediğini sormuştur. Diğer mallarının
zekâtını sormamıştır. Çünkü o zâî deve sahibi idi. Develerinin zekâtı bahis
mevzuu olunca sair mallarının zekâtı da buna kıyasla anlaşılır.
Bihâr: Denizler
demektir. Fakat burada ondan murâd: Köylerdir. Araplar köylere bihâr, köye de
buhayre derler.
«O halde köylerin
ötesinde iş gör!» cümlesinin mânâsı: Üzerine farz olan zekâtı verdin mi nerede
bulunursan bulun aldırma! Evin köylerin ötesinde bile olsa ondan otur; hicret
etme! Demektir.